17 Mart 2013 Pazar

Bir Bursa macerası!


Annem ve babam Eskişehir'li. Bir iş münasebeti ile evlendiklerinde Bursa'ya taşınmışlar, ben ve kardeşim Melike, Bursa doğumluyuz. Hatta ben ilkokul ikinci sınıfa gelene kadar da Bursa'da yaşadık. Yine bir iş münasebeti ile 1994 yılında İstanbul'a taşındık. Anneannemler hala Bursa'dalar bu yüzden Bursa ile bağımız hiç kopmadı. Zaten daha önceki yazılarımda bahsettiğim üzere her kış sezonunda Uludağ'a giden bir kişiliğim ben :) Konuyu uzattıkça uzattım yine :) Geçen hafta annem, anneannemleri ziyaret amacıyla iki günlüğüne Bursa'ya gidecekti. Baktım o tarihlerde hava da güzel düştük minnoş oğlumla annemin peşine, büyük anneanneye ve dedeye sürpriz yaptık. Şansımıza hava gerçekten çok güzeldi. Bursa'nın bir sürü güzel yerlerini gezme fırsatı bulduk. Şimdi bu mekanlardan bahsedeceğim biraz.

Sabah kalktık düştük yollara...
Şoförümüz de çok tatlıydı valla :)



Sabah saat 10.45 Pendik - Yalova feribotu ile geçtik karşıya. Mart ayı sonuna kadar kampanya yapmışlar, araçlı geçiş 15 TL, belki tuttu diye Nisan sonuna kadar uzatırlar. Laylay loyloy başladı yolculuğumuz. Bursa'ya gidip de eski garajın oradaki Uludağ kebapçısında İskender Kebap yemeden geçilmez. Bu bizim için bir klasiktir. Aç olsak da olmasak da mutlaka orada durup, iskenderi mideye indirir, foursquare'den check-in yapılarak tüm eş dost çatlatılır :)

Karnımızı çılgınca doyurduktan sonra, asıl amacımız olan sürprizzzzz! bölümüne geçmek üzere Çekirge semtinde oturan anneannemlerin evinin yolunu tuttuk. Çok güzel bir karşılama oldu, sevgili anneannem çok uzun süre kendine gelemedi beni ve Beroyu karşısında görünce. Bütün yol boyunca Beren uyumadığı için hemen onu öğlen uykusuna yatırıp biz de biraz dinlendik. Günler kısa yapacak şeyler çok olunca herşeyi acele acele yapmak gerekiyor tabi. Akşam yemeği için Mudanya'da her zaman gittiğimiz "Abla'nınYeri" adlı balıkçıyı seçtik. "Abla'nın Yeri" Mudanya sahilde, güler yüzlü garsonları, bilgili şefleri ve tertemiz mekanıyla gidenlerin memnun ayrıldığı salaş bir balık restoranı aslında. Ben küçüklüğümden beri Dil balığı diye de bilinen Mezgit balığını çok severim. Yumuşacık tavuk eti gibidir eti, kılçığı olmaz. Bir de bu dönemde çıkan "fener balığı" var. Güveçte yapılıyor. Annemlerin tercihi fener balığından yana oldu, ben de mezgitimi söyledim. Çok keyifli bir akşam geçirdik, 5 kişi dolu dolu salata, balık, meşrubat, karides yiyerek 95 TL hesap ödedik. Yani çok ucuz değil ama mekandaki ilgi alaka, yediğimiz yiyeceklerin bolluğu ve nefis tadı bu paraya değer. Yolunuz Mudanya tarafına düşerse uğramadan geçmeyin derim.


Fener balığı

Dil balığı











Bursa'nın en sevdiğim özelliklerinden biri çevresi çok güzel köyler, kasabalar ile çevrili ve mesafeler çok kısa. Ben tabi alışmışım İstanbul'da en yakın yere bile en az yarım saatte ulaşmaya, burasını da aynı sanıp Beren yolda uyur diyerek ertesi gün yine attık kendimizi sokaklara. Tabi Beren tam uykuya dalacakken gideceğimiz yere pıt diye vardığımızdan Beren için yapmış olduğum öğle uykusu hesapları pek tutmadı :)
Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra kahvemizi içmek için Mudanya yolu üzerinde, merkeze yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki Misi Köyü'ne gittik. Anneannem ve dedem buraya sık sık geldikleri için çay bahçesinin sahibi pek bir hürmetle karşıladı bizi. Bizimkiler de bir gurur, bir göğüs kabarıklığı, kızım, torunum, torunumun oğlu diye diye övüne övüne bir hal oldular :) Misi Köyü dağın eteğinde, ağaçların arasında, nehrin kenarında kendi halinde bir köy aslında, ama hafta sonu adım atacak yer bulunmayacak kadar hem Bursa yaşayanlarının hem de bizler gibi dışarıdan gelenlerin keşfettiği bir yer aynı zamanda. Nehrin kenarındaki çay bahçelerinde çay, kahve, meşrubat içerken bir yandan da ördekleri beslemek çok keyifli oldu bizim için. Beren tam bir hayvan aşığı olduğu için etraftaki kediler, köpekler, kazlar, ördekler, kuşlar mest etti yavrucağı. Kendisinin yemesi için almış olduğum tüm balık krakerleri de ördekler yedi sağolsunlar :)
Elinde balık kraker aşağıdaki ördekleri besleyen Beren

Fotoğraf çekimi için ördek beslemeye ara vermek istemeyen Beren :)


Bu da annesinin bir tanesi Beren :)

Sabah kahvemizi Misi Köyü’nde içip, temiz hava bol gıdayı da aldıktan sonra öğle yemeği için düştük yollara. Bir çok kişinin bildiği bir sahil kasabası olan Trilye’ye yöneldik.  Allahtan bundan önce gittiğimiz yerlerden biraz daha uzak olduğu için Beren’i yolda uyutmayı başardık bu sefer, daha uzak dediysem de Bursa – Trilye arası yaklaşık araba ile 35-40 dk sürüyor. Yine biz İstanbul’da yaşayanlar için oldukça kısa bir mesafe :) Burası da çok eski sahil köylerinden biri, şimdi adını hatırlayamadığım Nurgül Yeşilçay’ın oynamış olduğu bir dizi sayesinde ününe ün katarak gelişmeye devam eden bir turistik kasaba diyebiliriz. Bir sürü balık restoranı yan yana dizilmiş sahil kısmında, biz Trilye Balık’ı tercih ettik ama duyduğumuza göre oradaki tüm restoranların hizmetleri güzelmiş.





Ehh böyle böyle akşamı ettik tabi, Trilye, Beren ve sokak hayvanları ile günümüzü sonlandırıp evin yolunu tuttuk.
Ben oldum olası hamam olayını hiç sevmem. Sıcaktır, kükürt kokar, yapış yapıştır benim için hamam demek. Ama annem için hamam cennetle eş değer anlama sahip. Sabah öğle akşam hiç fark etmez, bırak kadını oraya sabaha kadar yıkanabilir :) Bilmeyenler için Bursa’nın kaplıcaları çok meşhurdur. Sevenlere duyurulur.
Hem dağ havası hem orman havası hem deniz havası derken çarpılmış bir şekilde erkenden uykuya daldık. Beren bile gece hiç uyanmadan sabah saat 9 buçuk’a kadar uyudu :) Bursa ziyaretimizin sonuna geldik, aynı gün saat 14:00 Yalova – Pendik feribotu ile İstanbul’a geri dönecektik. Ama işte mesafelerin yakın olması gitmeden Uludağ Yolu üzerinde Seyirtepe de sabah kahvesi içmek için bize zaman tanıdı. Baharın ilk günlerini haber veren 22 derecelik hava, güneş, bol temiz hava eşliğinde kahvemizi de içip döndük evimize. Seyirtepe de Uludağ yolu üzerinde yaklaşık 10 dakikalık mesafede tüm Bursa’nın manzarasına sahip bir çay bahçesi.
Seyirtepe anısı!


İşte öyle böyle geldik Bursa maceramızın sonuna. Bunlar benim 2 güne 19 aylık bir bebekle sığdırabildiğim yerler :) Ben gezi yazısı yazmayı bilmem açıkçası, sadece gördüğüm sevdiğim yerleri anlatmayı, bu mekanlar ile ilgili hissettiklerimi paylaşmayı bilirim. İki gün için de olsa hem anneannemleri görmek hem de güzel Bursa’yı gezmek çok keyifliydi. Şehrin yoğunluğundan bunalanlara çok yakında bir cennet Bursa ve çevresi! Şiddetle tavsiye edilir. 

2 yorum:

  1. Amannnn ne güzeldi okumak. Ben de gezdim sanki sizinle.
    Ne kadar da güzel olsa Bursa'da (ve Ankara'da) yaşamayı sevmesem de, böyle bol bol gezmeli kısmına bayılırım ama!
    Yıllardır Trilye'yi merak ederim, İzmir'den dönerken Trilye tabelasından sapasım gelir ama eve geç dönmemek uğruna o Trilye'ye bir türlü gidilmez. ŞEytanın bacağını bu sene kıracak mıyız bakalım?
    Anneanne ve dedene maşallah İremcim, Allah onlara sağlıklı-uzun ömür versin, tontişler.
    Canım Berenim, vermiş elindek avucundaki her şeyi balıklara, paylaşımcı kuzum, büyüyünce oyuncak paylaşmayı Efe'me de öğret :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla Sedoşum çok güzel bir tatilimsi oldu bizim için de :) Beraber de gidelim ailecek, Bursa'da gezecek görecek daha bir sürü yer var...

      Sil