19 Ocak 2014 Pazar

29 aylık Beren ile diyaloglar...

Her çocuğun doğumdan itibaren geçirdiği aşamalar ebeveynler için çok heyecanlıdır. Örneğin daha doğduğu andan itibaren, kafa kalktı mı, gülümsedi mi, sesler çıkarmaya başladı mı, döndü mü, emekledi mi, yürüdü mü, konuştu mu.. şeklinde devam eden ve sanırım hayatımızın sonuna kadar da bitmeyecek olan (aynı şey kendi ebevenlerimizin bizim üzerimizdeki hisleri için de geçerli diye düşünüyorum.) bir merak, bir beklenti listesi şeklinde beliriyor.

Hem büyüklerimiz, hem de Beren'den daha büyük çocukları olan arkadaşlarım bir çocuğun en keyifli zamanının 2-5 yaş arası olduğunu söylüyorlardı, Şimdilik kesinlikle katılıyorum, yeni konuşmaya başlayan bir çocukla gün geçirmek kadar keyifli bir şey yok. Hem içerik hem de söyleme biçimleri çok komik...Bizimkinin de var böyle bir kaç komik muhabbeti, gerçi surat mimikleri olmadan ne kadar keyifli olur bilmiyorum ama hem eğlence olsun hem de ileri de Beren'e anı olarak kalsın diye aklıma gelenleri yazayım :)

Beren'in kelimeleri net çıkarmaya başladıktan sonra, karşısındaki kişilerden beklentisi kendi söylediklerini tekrar etmeleri, böylece doğru anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol ediyor. Eğer farklı bir cümle söylenirse hemen "haaayırrrrrr" diyerek anlayana kadar tekrar ediyor, ettiriyor cümleyi :)

Bir gün yolda gidiyoruz, ağaçlık bir alandan geçerken;
Beren: " aaaaaa  bak bir sürü ağaç baaar, bulası ooman!" dedi. Eşim de bana tam o sırada yanından geçtiğimiz  Irene" isimli pansiyonla ilgili birşey söylüyordu. Onun söylediğini tekrar etmemizi beklediği bir andı tabi.
Beren: "ı-ıh Irene pantiyon diğil, bu ooman!" - çığlık atan Beren:  " bu ooooomaaaaaaaannnnnn!"
Ben: "Peki"

Ben: Beren kaka nasıl kokuyor?
Beren: ııggghhhhh çok kötü, iiirençççççç! ( iğrenç kelimesini benden mi duydu acaba, hadi duydun, nereden biliyorsun tam orada kullanmak doğrudur?!?)

Her gece yatarken, banyomuzu yapıyoruz, dişlerimizi fırçalıyoruz. Hemen annenin kucağına atlayarak;
Beren:  İyi deceler babacımmm, yarın dörüşülüz!" Bir gün de "iyi geceler annecim, yarın görüşürüz" dese, dişimi kıracağım valla. Tabi bu kadarla da bitmiyor. Yatağa yatılıyor, o gün neler yaptıysa tek tek anlatıyor, sonra birden " Babaaaaaaaaaaaa" içeriden baba geliyor,
Beren: "Babacımmm muzzz" haydeeeee hani yarın görüşecektiniz. Bir klasik muz yemeden uyumuyoruz artık.

Çocuk haftanın 5 günü tüm gün benimle tabi, arada babasına "anne" dediği de oluyor. Ama hemen kıvırıyor.
Beren: " Anne, eeeee babacımmmmm"
Ben anne, baba babacım :))

Bazen öğlen benim de çok uykum oluyor, Beren uyusa da ben de uyusam dediğim günler çok :) Ama ben ne zaman o kadar yorgun olsam Beren'in öğlen uyku uyumayacağı tutuyor. Yatıyorum yatağa, " Hadi annecim bak ben çok yoruldum uyuyalım" , " ı-ıh ben uyumıcam", " peki sen bilirsin ben uyucam ama sen naparsan yap" diyorum ki çok ısrar etmeden yanımda kalır belki diye, genelde aldığım cevap;
" ben tayona ( salona) didiyom, bay bay annecimm" diyerek kapıdan çıkıyor, bekliyorum belki gelir diye, tabi ki de geliyor ama şu şekilde;
" Anneeeeeeeeeeeeeeeeeeeee uyaaannnnnnn" ve bir sarsıntı :)

Polonezköy'de Country Club diye bir yer var, içinde hayvanların, oyun parklarının bol bulunduğu özellikle Beren yaşındaki çocuklarla gidince çok keyif alınacak bir yer. Bizimki zaten kendisini havyan kurtarıcısı Diego sanıyor, onun için süper bir mekan. Neyse burada raylara sabitlenmiş "şimsek mcqueen" arabalar var, yaklaşık 5-6 araba peşpeşe ilerliyor. Bugün Beren en öndeki arabaya bindi, tabi giderken diğer boş arabalar da tren gibi çalışıyor. Bi ara Beren şöyle bağırıyordu;
"Taaaçççç (Kaç) Beyen, ababalar deyiyooo, taaaaaçççççç"



Annneanneyle hiç sonunun gelmeyeceğini düşündüğüm klasikleşmiş muhabbetleri, bir gün annem Beren'e peluş oyuncak Hipopotam almış, ve Beren'e onun gergedan olduğunu söyleme gafletinde bulundu, her şey bundan sonra başladı;
Anneanne:"Beren bak bu Gergedan"
Beren: Hayıy anene bu popopotam"
Anneanne: Haaaaayııırrrrrr, bu popopotam diğiiiiiillll, buuuuuuu Gergedaaaannn"
Beren: Haaaaayıyyyyyy bu dededan diğiiilll, buuuuu popopotammmmm"
.
.
. Siz anlayın bu muhabbet ne kadar gidiyor :) Gerçi en sonunda Beren kendini acındıracak, ağlamaklı bir sesle " ama bu popopotam" diyor da annem de pes ediyor :)

Yine bir gün annemlerdeyiz. Tabi ki Beren'in elinde yine bir hayvan, fare. Bizimki fareye " kage" diyor. Beren'in elinde fare, annem soruyor, " Beren bu ne?", " Bu kage", "Hayır o fare" , "bu kage" , "hayır o fare" ve sonunda Beren ellerini gözlerine götürüp, utanma pozuyla " Duydum anene" der. Artık annem bile fareye kage diyor o derece :))

Eğer elimde onun yemek istemediği birşey varsa hemen;
"Annecim bıyak onu"
"Ama yemen lazım bunu"
" ı-ıh bıyak onu, bak buyaya bıyak" diyerek bulunduğumuz mekanın en uzak köşesini gösterir. Çok iştahlı maşallah :))

Yani şimdi akşam akşam bu kadar geldi aklıma, ama bu yazıyı bir dizi haline getirmeyi istedim şimdi :) Bundan sonra daha dikkatli olacağım söylediklerine, verdiği tepkilere :))












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder